Son ayların popüler konusu ‘yerli üretim’. Uçaktan otomobile, tanktan telefona kadar birçok alanda yerli üretim teşvikleri, tartışmaları, düzenlemeleri ve destekleri konuşuluyor. Bu teşviklerin bir kısmı da hayata geçirildi.
Bugünlerde eskisi kadar heyecanlı kutlanıyor mu bilemiyorum ama benim gençliğimde ‘yerli malı haftası’ büyük bir heyecanla kutlanır. Herkes evinden yerli olduğunu bildiği yiyecek içecekleri getirip okulda bunları yerdik. Çocukken yerli malından anladığımız buydu.
Günümüzde yaşanan yerlilik tartışmalarına baktığımda epey bir gürültü patırtının olduğunu görüyorum. İlgi ve bilgi alanıma girdiği için teknolojiden örnek vermek istiyorum: Akıllı telefon üretme faaliyetleri uzun yıllardır Türkiye’nin hayalı olan bir konu. 90’lı yıllarda Raks, 2000’li yıllarda ise General Mobile ve bazı üreticiler bu konuda adımlar attı. Günümüzde ise bu alanda en önemli firmalardan biri Vestel.
Yerli malı gerekli mi?
Bazı alanlarda bazı spesifik (ya da İngilizce tabiri ile Mission Critical) durumlar için yerli üretim şart olabilir. Ancak telefon ya da otomobil gibi ürünler için yerli üretim ısrarının çok gerekli olmadığını düşünüyorum. Ya da yerli üretim yapsak bile bunun yüzde 100’lüğünü tartışmayı gereksiz görüyorum.
Tabi ki bu ülkede de bir şeyler üretilmeli. Hatta mümkünse kendi markalarımız olmalı ve ürettiğimiz ürünleri dünyaya satmalıyız. Ancak gözden kaçırdığımız nokta günümüz ekonomik şartlarında bazı şeyleri üretmenin gereksizliği.
Örneğin telefonlardaki en önemli parçalardan biri olan ekran, telefonu oluşturan en önemli parçalardan biri. Bir ekranı ya da teknik tabirle paneli üretmek için çok büyük yatırım ve bilgi birikimi gerektiren bir konu. Kamuoyunda ‘montaj yapıyorlar’ eleştirisi getirilen telefon üretiminde en önemli parçayı ‘mutlaka biz üreteceğiz’ demek çok mantıklı değil. Bu örneği işlemci, RAM ve diğer komponentlerle de geliştirebilirim.
iPhone örneğine bakacak olursak konuyu daha iyi anlarız: Apple akıllı telefonu iPhone’u ABD’de tasarlıyor ama Çin’de ürettiyor. Çin’de üretim yaptırmasının en önemli sebebi elbette düşük işçilik maliyetleri. Hatta bu konuda sürekli eleştirilen Apple, emek sömürüsü yaptığı iddialarına da maruz kalıyor.
ABD’de kamuoyu ’neden iPhone modelleri bizim ülkemizde üretilmiyor’ diye baskı yapmıyor. Çin’de üretim ilk bakışta maliyet sebebiyle mantıklı görünse de tabloya biraz daha uzaktan baktığınızda oradaki firmaların bu alandaki tecrübelerini de göz ardı etmemek gerektiği görülüyor. Ayrıca Apple birçok diğer parçayı da farklı firmalardan satın alıyor. Örneğin iPhone üretiminde kullanılan bazı parçalar Apple’ın en büyük rakibi Samsung’tan satın alınıyor.
Uzun lafın kısası üretim yapmak için ille de yerli olmaya gerek yok. Dünyanın birçok yerinde devlet firmalara gerekli şartları oluşturur. Hatta bazı ülkelerde bu firmalar devlet tarafından özel olarak da desteklenir (bakınız Samsung ve LG örneği). Devlet gerekli şartları oluşturduktan sonra firmalardan adım atmasını ister.
Teşvik yeterli değil
Bizde de benzer çabalar var ancak bizdeki yapı ağırlıklı olarak ‘devlet para ya da teşvik versin ben üretim yapayım’ kurgusuna sahip. Yeni devlet ya kendisi yerli üretim yapıyor ya da istediği şartları yerine getirerek yerli üretim yaptırıyor. Ancak bu kadar müdahil bir yapı serbest girişimcilik için çok mantıklı ve esnek değil.
Fakat bu teşvik modelinin geçtiğimiz yıllarda farklı sektörlerde nasıl kullanıldığını gördüğümüz için uzun soluklu olacağını düşünmek zor. Hali hazırda tam olarak işlemeyen Tekno Park örneği olduğu için teşvik mantığı ile yerli malı üretimin artacağını düşünmüyor.
Yerli malı yerine yerli marka desteklemek daha doğru. Bir dönem devlet Türk markaları için benzer bir destek vermişti. Şimdi de benzer bir hamle ile serbest bir ortam oluşturmak mümkün gibi görünüyor.
Yani Vestel ya da benzer markaların yerlilik oranlarını sorgulamak yerine bu markaların dünya çapında tanınması için çalışmak daha mantıklı görünüyor. Biz de telefon, tablet ya da benzer cihazlar üretelim ya da ürettirelim. Sadece montaj bile yapsak bunun faydası olacaktır. Ancak bu konuyu ‘yerli mi’ ya da ‘ne kadar yerli ki’ ‘sadece montaj yapıyorlar’ tartışmalarına indirgememek gerekiyor.
Günün sonunda bu topraklarda da bir şeyler üretmenin zamanı geldi de geçiyor. Çünkü geleceğin ekonomisi teknoloji üretimi tabanlı olacak. Bugün bir kamyon domates ihraç edip 5 tane iPhone alıyorsak (kaba bir hesapla) bazı düşüncelerimizi değiştirmenin zamanı gelmiş demektir.
Ayrıca sadece donanım değil yazılım ve uygulama tarafında da bu tarz desteklerin bulunması gerekiyor. Bu destekler ille de maddi olmak zorunda değil. Engel teşkil eden kanunlar, uygulamalar, mevzuatların da hızlıca düzenlemesi gerekiyor. Geçmişte 10-15 kişinin çalıştığı uygulamaların milyar dolar mertebesinde fiyatlarla alıcı bulduğu bir sektörde ‘ille de telefon üreteceğim, başka bir şey yapmam’ ısrarına da gerek yok.
Yerli markalar için özel sektörden devlete, vatandaştan memura kadar herkese bir iş düşüyor. Kısır tartışmalar ya da sonuçsuz muhabbetleri bir kenara bırakıp yerli markaların peşinden gitmek gerekiyor. Bu yerli markaları makul şekil ve yöntemlerle desteklemek gerekiyor. En azından önlerini açalım da bir şeyler yapsınlar.
Yazımı, ilginç ve yaşanmış bir hikaye ile bitirmek istiyorum. Türkiye’de Uber benzeri bir taşıma sistemi kurmak isteyenlerin başına gelenleri anlatıyor bu hikaye. Sonuna kadar okuyun o zaman ne demek istediğimi daha net anlayacaksınız: Türkiye’den neden Uber çıkmaz?
Ülkemden ümitsiz değilim. Çok değerli girişimci, yazılımcı, firma sahibi, devlet memuru, üst düzey yönetici ekosistemimiz ve genç bir nüfusumuz var. Önemli olan bu potansiyelleri doğru bir şekilde kullanmak ve yönlendirmek.
Saygılarımla