close

Hayatımdaki en önemli insanlardan biri kızım Ayşe. 3 yıl önce hayatımıza girdi. Ama ne giriş. Orhan Pamuk’un ‘bir kitap okudum hayatım değişti’ cümlesinde olduğu gibi ‘bir çocuğum oldu hayatım değişti’ diyorum artık. Hem de bir daha geri dönülmeyecek kadar kesin bir değişim oldu bu.

Öncelikle çocuğumuz olduğu için hayat tarzımızı değiştirdik ya da değiştirmek zorunda kaldık. Bunu yaparken kendimize de azami ölçüde zaman ayırmak için elimizden geleni yaptık ama tabi bu her zaman mümkün olmadı. Bazen zorlandık, bazen güldük, bazen üzüldük, bazen de sinirlendik. Hala da bu duygular farklı şekilde devam ediyor. Tabi bu süreçte bazı şeyler de öğrendim. Bloğumun sloganında yazdığım gibi Hayat=Deneyim benim için. Bu da güzel bir deneyim oldu ve olmaya devam ediyor.

İşte kızımla birlikte öğrendiklerimi başlıklar halinde yazmaya da bu süreçte karar verdim. Birkaç aydır aklımda idi bu. Bugüne kısmetmiş. Yazdıklarım tamamen kişisel fikirlerim. Bilimsel ya da öğretici olmak gibi bir kaygım yok. Doğruların zamanla değiştiğini ve bazılarının subjektif olduğunu unutmamakta fayda var. Ayrıca insanların aynı olaylardan farklı sonuçlar çıkarabileceğini de hatırlatırım.

 

  • Çocuk yetiştirmenin ‘gerçekten’ zor bir şey olduğunu: Bu yazının ana teması bu başlık altında gizli. Çocuk yetiştirmenin zor bir şey olduğunu duyardık büyüklerimizden. Ancak duymak bir şeyi yüzde yüz anlamaya yetmiyor. Çocuğumuz olunca gördüm ki çok büyük bir sorumluluk. Çünkü sizin ağzınızdan çıkan herşeyi pür dikkat dinleyen ve aynen alıp kullanan bir varlık var karşınızda. Onun gelecekteki bütün yaşantısını şekillendirecek ilk örnek siz oluyorsunuz. Bu gerçekten büyük bir sorumluluk. Bu sorumluluğu yerine getirebilme adına çok çalışmak, kendini geliştirmek ve yetiştirmek gerekiyor. Bu her anne/baba için gerekli olan bir süreç. Öte yandan uykusuz geceler, özel hayattan yapılan fedekarlıkları falan saymıyorum bile. Onlar zaten şart :).

 

  • Annelerin hakkının ödenemeyeceğini: Evet ebeveyn olmak kolay değil. Hem anne hem de baba için büyük fedakarlıklar gerekiyor. Ancak asıl yük her zaman annenin üzerinde. Çünkü babalar ne kadar yardımcı olmaya çalışırsa çalışsın çocukla doğrudan ve ilk iletişim her zaman anne üzerinden yapılıyor. Bu da otomatikman anneyi ön plana çıkaran bir süreç meydana getiriyor. Özellikle çalışmayan anneler için bu önem daha da artıyor. Ek olarak bazı zorunluluklar da anneyi bir adım daha öne çıkarıyor: Emzirmek, çocuğun kişisel bakımını daha iyi yapıyor olmak ve benzeri konularda anneler her zaman daha ön planda. İstisnalar vardır elbette ama kaideyi bozmaz malum. Bu ve benzeri sebeplerden annelerin hakkının ödenemeyeceğini yaşayarak da öğrenmiş oldum.

 

  • Çocukların adeta boş bir kap gibi olduklarını, ne verirseniz anında aldıklarını: Yukarıda da bahsettiğim gibi çocuklar adeta boş bir kap ve içine ne koyarsanız onu alıyor. Ağzınızdan çıkan kelimeler, sinirli olduğunuzda söylediğiniz sözler, tartışma anlarında sarfettiğiniz cümleler çocukların hafızalarına kazınıyor ve birkaç ay sonra bile bunları size söyleyebiliyorlar. Bu bakımdan ağzınızdan çıkana dikkat etmek gerekiyor. Ayrıca çocuğa öğreteceğiniz şeyleri de dikkatli seçmek gerekiyor. Ödül ve ceza gibi kavramları kontrollü bir yolla öğretmekte fayda var. Öte yandan ülkemizde sıklıkla yapılan ‘şımarırsan seni polise veririm, hemşireye çağırır iğne yaptırırım’ gibi fantastik yöntemlerle çocuğu eğitmeye kalkmamak gerekiyor. Bunlar çocuğun dimağına adeta işlenen yanlış davranış şekilleri.

 

  • Eğitimin şart olduğunu: Burada kastettiğim eğitim anne ve babanınki. Çünkü ne kadar bilgili ve birikimli olursanız olun çocuk yetiştirmek kolay bir iş değil ve belli düzeyde bilgi gerekiyor. Çocuğa nasıl yaklaşmak gerektiği, nasıl davranılması lazım ve benzeri soruların cevaplarını öğrenmek için biraz çaba gerekiyor. Ayrıca bu çabanın sürekli olması gerektiğini de hatırlatırım. İki kitap okuyup çocuk eğitimi uzmanı olunmuyor (yirmi tane ile de olunmuyor onu da belirteyim). Ömür boyu süren bir çaba gerektiriyor.  Bu konudaki en önemli yardımcılar bence kitaplar. Piyasada konunun uzmanları tarafından yazılmış yüzlerce kitap var. Ayrıca internet de bu anlamda yardımcı olabilir ama yalan yanlış bilgilerin de yine internette olabileceğini hesaba katmak lazım.

 

  • Biz böyle mi büyüdük dememek gerektiğini : Çocuk yetiştitirken etraftan en çok duyduğum cümle bu idi. Evet biz de böyle büyümedik. Bizim zamanımızda anaokulu diye bir şey yoktu. Oyuncak ise çok sınırlıydı ve genelde kendi yaptığımız oyuncaklarla oynayabiliyorduk (yaşım 37 ). Her köşe başında oyuncak dükkanı olmadığı gibi bakkala (market demiyorum o zamanlar yoktu) gittiğimizde alabileceğimiz şeyler de çok sınırlı idi. Bu örnekler artırılabilir ancak köprünün altından çok su aktı. Teknoloji ve bilim gelişti. Hergün yeni ürünler, oyuncaklar, araştırmalar ve çalışmalar yapılıyor. Çocuklarımızı daha iyi, güzel ve geleceğe daha hazır olarak yetiştirmek için çok fazla seçenek var artık. Elbette bu, çocuğu yarış atı gibi sınav, eğitim ya da çalışmalara sokalım anlamında algılanmasın. Gerektiği ve mutlaka alması şart olan eğitim ve terbiyeden bahsediyorum burada. Eskiden yoktu bunlar ama artık var ve kullanmak da biz anne ve babaların sorumluluğunda.

 

  • Anne ve babama daha farklı gözle bakmayı: Çocuğun büyüme aşamalarını bizzat görünce anne ve babama farklı gözle bakmaya başladım. Hangi motivasyon insana bir gecede 15 kere sıcak yatağından kalkmayı sağlar? Çocuğumuz hastalandığında bizzat yaşadığım bu durum bana ailemi bir kez daha minnetle anmamı sağladı. İnsan kendi büyüme aşamalarını belli bir yaştan sonra hatırladığı için hangi yollardan geçtiğinizi görmenin en kolay ve doğru yolu kendi çocuğunuzu büyütmek.

 

  • Çocukları birey olarak kabul etmek gerektiğini: Çocuk büyütürken en çok yapılan hatalardan biri de bu. Çocuğu birey olarak görmemek ve ‘sen bilmezsin, anlamazsın’ gibi cümleler kurmak. Elbette çocukların da anlamadığı bir çok şey var. Özellikle 3-4 yaşlarında dünyayı yeni keşfettiklerinden sürekli sorular soruyorlar. Onlara sabırla yaklaşıp, makul ve mantıklı cevaplar vermek gerekiyor. Ayrıca seçimlerine (bir noktaya kadar) saygı göstermek ve değer vermek de bir diğer kural olmalı. Bunları yaparken ise dikkatli olmakta da fayda var. çünkü çocuklar bir yandan çok çıkarcılar. Sizin iyi niyetinizi ve işbirliği yapmanızı anında kendi çıkarları için kullanabiliyorlar. Sabırlı ve mantıklı olmakta fayda var.

 

  • Otomobil için çocuk koltuğunun çok önemli olduğunu: Ülkemizde pek önemsenmese de otomobil yolculuklarında çocukların özel koltukları ile seyahat etmeleri çok önemli. 40-50 bin lirayı bir otomobile verip de 200-300 liraya bir koltuk almamayı marifet sayan bir çok insan var bu ülkede. Sebebini anlayamıyorum ama ihmal, önemsememek ve eğitimsizlik sanırım bunun ana kaynağı. Bir de adam sendecilik var tabi işin içinde. Ama bunun sonuçları çok ağır oluyor ve belli aralıklarla gazetelerde ‘kaza yapıp arabanın camından uçup hayatını kaybeden çocuk’ haberleri okuyoruz ki çok üzücü. 2-3 yaşında çocuğun ‘bana koltuk alın’ diyemeyeceği düşünüldüğünde bütün sorumluluğun ailelerde olduğunu hatırlarım. Kızım olduğundan beri koltuk kullanıyoruz ve koltuksuz bir şekilde yolculuk etmemek için azami dikkat gösteriyoruz. Elbette herşey kader ama önceden tedbir almak da insanların yapması gereken bir şey. Aman ihmal etmeyin. Aşağıda cansız mankenlerle yapılan bir deneyin videosu var. Ülkemizde çocuğun ön koltukta bir yetişkinin (genelde annesi) seyahat çok yaygın olduğundan ibretle izlenmesi gereken bir çalışma.

 

Aslında yazılabilecek çok şey var bu konuda. Ama genel olarak ilk aklıma gelenleri aktarmaya çalıştım. Gelecekte çocuk sahibi olacaklar ve halen çocuğu olanlara bir nebze olsun faydam olabildiyse ne mutlu.

Son bir şey: Tüm bu sıkıntılara rağmen çocuk sahibi olmaktan büyük bir mutluluk duyduğumu belirteyim. Bence bu Allah’ın en büyük lütuflarından biri…

 

Tags : annebabaçocukeğitiminternetkitapKızımlaöğrendiklerimözgür çetin

Bir yorum yazın